12 Mayıs 2020 günü balıkesir24saat haber sitesinde yayınlandı.
Tam yeni yıl, yeni umutlar derken Çin’den gelen yeni bir virüs haberi ortalığı karıştırdı.
İlk başta fazla dikkat çekmese de tehlike adım adım yaklaştıkça toplumun üzerine yağan bilgi akışı
hepimizin kafasını da karıştırdı.
Sosyal bilimciler için öngörü sınırları zorlandı. Biyolojik bilimlerle uğraşanlar ve tıp doktorları için ise
ne kadar çok bilinmeyeninin olduğu bile bilinmeyen bir durum ortaya çıktı.
Dünya Sağlık Örgütü çıkan yangına, ülkeleri hasta ve ölü sayılarıyla yarıştırarak benzin döktü. Üstelik
kuluçka süresi 14 güne kadar uzayabilen ve bu süre içinde hastalandığının farkında olmayan
insanların virüsü bulaştırdıkları, kimin hasta olduğu, kimin olmadığı belli olmayan bir hastalıkta,
“sadece hasta olanlar maske taksın” diyerek 21. Yüzyılın en büyük gaflarından birine imza attı.
Hasta olup kuluçka evresinde hasta olduğunun farkında olmadan hastalığını bulaştıranlar Dünya
Sağlık Örgütünün sözünü dinleyip maske takmadı.
Birçok ülkede çok katı kısıtlamalara gidildiğini, dilimize “kapatma” diye çevrilen sokağa çıkma
yasaklarının uygulamaya konduğunu gördük.
Çin’den sonra önce İran sonra da Avrupa ülkelerinden hem korkutan hem de üzen görüntüler geldi.
Yaygın basına yansıyanların çok daha fazlasını cep telefonlarımıza yerleşen özel iletişim kanallarından
ve “sosyal medya” olarak adlandırdığımız yayın araçlarından izledik.
İlk öğrendiğimiz karşımızdaki virüsün çok kolay bulaştığı ve çok kolay hasta ettiği oldu. Yayılma yolu
damlacık bulaşıydı. Yani hasta kişinin ağız ve burnundaki salgılar bu virüsü taşıyordu. Öksürük ve
hapşırık dışında, normal soluma, bağırma, seslenme, üfleme gibi ağız ve burundan her hava giriş
çıkışında küçük zerreciklerle bu hastalık başkalarının hava yoluna taşınıyordu.
Sonra bu hastalığın uzun bir kuluçka dönemi olduğunu da öğrendik. Kuluçka döneminde, kişinin
kendini sağlıklı hissetmesine rağmen hastalığı bulaştırmaya başlaması çok alışagelmediğimiz bir
durumdu.
En acı olanı ise ölümcül etkilerini kimde ve ne zaman göstereceğinin çok da belli olmadığını öğrendik.
Her ne kadar 65 yaş üstü erkeklerin ölüm istatistikleri belirgin olarak yüksek olsa da her yaştan
hastanın ölebildiği bir hastalık olarak karşımıza çıkmıştı. Belki de bizi en çok korkutan da bu oldu.
KUŞKULAR BAŞLIYOR
Sonra sırayla bütün komşularımızda virüs saptandı. Biz ortada virüs bulaşmamış bir ada gibi kalmıştık.
Üstelik üç kıtanın kesişme noktasında olduğumuz halde Dünya Sağlık Örgütünün yayınladığı
haritalarda hastalığın görülmediği sayılı ülkelerden biriydik.
İlk kuşkulu açıklamalar da bu dönemde gelmeye başladı. Etrafımızdaki tüm ülkelerde olduğu halde
bizde nasıl olmayacağı sorgulandı. Birçok ülke ile ulaşım yollarımız kapatılmıştı. Ancak İzmir, Çeşme
Limanına hastalıktan kavrulan İtalya’nın Trieste limanından gelen Ro-Ro’lar yanaşmaktaydı… İran
sınırından tırlar giriş yapmaktaydı.
Sonunda Sağlık Bakanı bir gece yarısı açıklamasıyla, “bizde de olabilir” dedi. Bunu Dünya Bankasının
Corona ile mücadele eden ülkelere yapacağı parasal desteği açıklamasının hemen ardından yapması
dikkat çekiciydi. Herkes bunu konuşmaya başladı.
İçimiz rahatlamıştı. Sağlık Bakanının “biz de de olabilir” dediği hastanın gerçek hasta olduğu ertesi
gün ilan edilince iki gün ülkemizdeki tek hasta üzerine konuşuldu. Beyaz tulum giyen filyasyon ekiplerinin gizlice çekilmiş görüntüleri elden ele dolaştı. Sağlık Bakanı açıklamadı ama hastanın Kapalı
Çarşı esnafı olduğunu sağır sultan bile duymuştu.
Beş gün sonra ilk ölüm gerçekleşti. Ölen kişinin ise ilk hasta olarak duyurulan kişi olmadığı, bir eczacı
olduğu çıktı ortaya. Çin’de yapılan yayınlardan ölümün hastalık bulgularının ortaya çıkmasından
ortalama 17 gün sonra gerçekleştiği yazıyordu. Öyleyse 5 gün önce ilk hastayı saptadık dendiği sırada
ölen bu hastanın da hastanede yatıyor olması gerekmiyor muydu? Hangi tanıyla yatıyordu acaba?
Günün birinde Türkiye’de Covid-19 hastalarına ilk tanı koyan Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nun da yoğun
bakımda olduğu haberi yayıldı. Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu, hastane odasında çekilen görüntülerde
kendisi iyi olduğunu, hastalıkla savaşının devam ettiğini söylüyordu. Uzun süre yaşam savaşı verdi.
Ancak yaşamını yitirdi. Bu hem herkesi üzdü hem de salgını izleyenler için büyük endişe kaynağı oldu.
Okullarda eğitime daha ilk günlerde ara verildi, futbol ligi maçları önce seyircisiz oynandı. Teknik
direktörler bile hastalığa yakalanınca süresiz erteleme kararı alındı. Alış-veriş merkezleri, lokantalar,
kafeteryalar, berberler, güzellik merkezleri bile kapatıldı. Günlük yaşama ilişkin çok büyük bir alan çok
kısa bir sürede işlevsiz kaldı. Artık duymaya alıştığımız evde kal çağrıları başka ülkelerde gördüğümüz
acı olayların yaşanmaması içindi.
Önce 65 yaş üstü yurttaşlarımızı evlere kapattık. Yakınlarının gelip hastalığı bulaştırması için evde
bekler hale getirildiler diye eleştirilirken ardından 20 yaş altına da yasak geldi. Sonra 20 yaş altında
olup çalışmak zorunda olanlar serbest bırakıldı.
Burada bir ara verip dünkü görüntülere değinmeden geçemeyeceğim.
Dün 65 yaş üstü vatandaşlarımız tam 49 gün sonra sokak yüzü gördüler. Sokakta karşılaştıklarında
birbirlerini nasıl sevgi ve coşkuyla selamladıklarını balkonumuzdan gözlerimiz dolarak izledik.
Bastonlarına yaslanarak yürüyüşleri, ne kadar zorlanırlarsa zorlansınlar yürümeyi yeni öğrenen
çocukların yürüme sevincini andıran adımları görülmeye değerdi.
65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı gibi ardı ardına gelen ve yasak dolu önlemler bir yandan endişe
yaratırken, azar azar artan hasta sayıları ve tek tük bildirilen ölümler, hastalığın ortaya çıkan
görünümü ile önlemler arasında orantı olmadığı düşüncelerine neden oldu. Gizemli konulara ilgi
duyanlar bu süreçte çok öykü üretti.
Bu sırada Dünya’nın değişik ülkelerinden acı haberler de gelmeye devam ediyordu.
YARIN: SAYILARA BOĞULAN SALGIN
Aşağıda bazı istatistik verilere dikkat çekmek istiyorum:
İran’da hastalık tekrar yükselişe geçti.
Fransa, İspanya ve Almanya’da ise yükselme eğilimi baş gösterdi.
İran’da 5 – 7 ve 14 günlük insidans değişimi belirgin olarak artma yönünde değişim gösterdi. Buna bağlı olarak İran’da yakın zamanda önlemlerin tekrar sıkılaştırılacağı beklenmelidir.
Almanya’da 5 günlük insidans değişimi son 3 gündür yükselme eğilimindedir. / günlük insidans değişimi yataya dönmüştür. Almanya’nın yakın zamanda önlemleriyle ilgili son durumu gözden geçireceği beklenmelidir.
İspanya da Almanya gibi 5 günlük insidans değişimi konusunda uyarı vermektedir.